İyi Geceler Sevgili Okuyucu
Şu sıralar yine hayatın bir dişlisine sıkışmış bir vaziyette hissediyordum. Biraz laflarsam belki dişliler yerinden oynar deyip, buralara döndüm yine 😊
Gittikçe daha geç saatlerde paylaşıyorum yazılarımı ve gittikçe de daha çok okunmaya başladı Gece Sayfaları. Ya gerçekten sevdiniz ya da uykusuzluğunuzun bir komplikasyonu bu durum. Bilemiyorum… Her türlü hoşuma gitti, bilginize.
Bu kadar sevgi dolu bir girişten sonra, iç buhranlı bir isyanımı yazmak istiyorum. Bilmem ne dersiniz. Hayır bipolar değilim şimdiden belirtmek isterim.
Yavaş intihar.
Daha havalı bir tanım bulduğumda kesin tekrar bir yerlere not ederim. Fakat anlatacağım durumu en iyi özetleyen terim bu; Yavaş İntihar… Yavaş intihar metodu; genelde insanların fark etmeden kendilerini öldürme biçimleriyle vuku bulur, fazla yavaş bir şekilde… Bu grubun çok azı, bunun farkındadır ama bilinçdışı olarak bunu yapan büyük bir sürü vardır.
Bu konu nereden çıktı derseniz, şöyle ki; bir gencin intihar haberini, sosyal bir ortamdayken aldım. O sırada bulunduğum toplulukta, hoş olmayan üslupla; “Çok da mutlu gözüküyordu, neden intihar etti ki? Bir insan neden intihar eder ki?!” diye konuşan birisi vardı. Bilindik intiharları basite indirgeyip, hazır soru kalıplarını bu olaylara yapıştıranlar, nedense yavaş intihar metodunu seçmiş insanlar oluyor diye düşündüm anında. Kafasındaki platin sarısı zehri her hafta yenilediğinden, sarışınlar ile ilgili kötü şöhretin bayrağını sanırım o taşıyordu. Haftada on saat alkol tüketimi, günde bir paket sigara, yıllık botoks ve dolgu enjeksiyonları haricinde, düzensiz uyku ve kötü beslenmesini de sayalım ve daha kendiyle alakalı soyut sabotajlarına gelmedim bile. Bu genç kadın, kendisiyle aynı yaşta intihar eden birisi için gelişi güzel, aşağılayarak konuşurken, kendini yavaşça öldürdüğünün farkında bile değildi. İşte bu yavaş intihardı.Tek de değildi, bunun gibi örnekler her tarafımızda. Dikkat kesilin hak vereceksiniz. Günah yavrum cehennemde yanarsın diyen, kapıdan geçemeyen, kilolu diyabetik teyzelerde aynı kategoride. Diğer hayvanların yaşama hakkını ellerinden almamalıyım diye düşünürken, kendini proteinsiz bırakıp hastanelere düşen vegan tayfada.
İntihar vahiy değildir. Öyle aniden gökten inmez zira içinizden gelir, bir mağarada yalnız bırakılmanız da gerekmez ama öyle hissettirilir. Uzun ve zorlu bir süreçtir. Bazen kazanırsın, bazen kaybedersin demek isterdim ama gerçek hayatta biliriz ki, evet ve hayırlar çok nadirdir. Kazandım zannedersin ya da kaybediyorum sanırsın. Bu savaş büyüktür ve savaşmak cesaret ister. O yüzden, yukarıda anlattığım ahmakları sahneden tekmeleyerek itin. İtin ki; zaferiniz de düşüşünüz de ihtişamlı olsun.
Saygılar Sayın Okur.